Fatihlilerin Buluşma Meydanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fatihlilerin Buluşma Meydanı

Fatihli olmak bir ayrıcalıktır...
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Muhammed Masum Faruki

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
LordReco
USTA KULLANICI



Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 01/11/09

Muhammed Masum Faruki Empty
MesajKonu: Muhammed Masum Faruki   Muhammed Masum Faruki I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:48 pm

Muhammed
Masum Faruki hazretleri, evliyanın meşhurlarındandır. İmam-ı Rabbani
hazretlerinin üçüncü oğludur. Silsile-i aliyyenin yirmi dördüncüsüdür.
Hindistan'ın Serhend şehrinde doğdu

Daha üç yaşında iken,
kelime-i tevhid söylerdi. Kur'an-ı kerimi kısa zamanda ezberledi. 11
yaşında iken, zikir ve murakabe yolunu babası imam-ı Rabbani
hazretlerinden aldı. Babası istidadının yüksekliğini anlayınca, "Hâl,
ilimden sonra olduğu için, önce ilim okumak gerekir" buyurup oğluna
akli ve nakli ilimleri okutmaya başladı. Ona, "İlim tahsilini çabuk
bitir ki, seninle büyük işlerimiz var" buyururdu. 14 yaşında iken
babasına, "Kendimde bir nur görüyorum ki, bütün âlem güneş gibi ondan
aydınlanmaktadır" diye arz edince, babası, "Sen zamanın kutbu olursun"
müjdesini verdi. Daha sonra kendisi, "Allahü teâlâya hamd olsun.
Babamın müjdelediğine kavuştum” demiştir.

16 yaşında iken, bütün
ilimlerin tahsilini bitirip tasavvufa yöneldi. Babasının feyizlerine
kavuştu. Kendisi de, "O esrar denizlerinin dalgıcı oldum” buyurmuştur.
Öyle yetişti ki, onun bereketi ve feyizleri bütün âleme yayıldı. İslam
tarihinde hidayeti onunki kadar yaygın olan bir âlim ve mürşid
görülmemiştir. 900 bin kişi ona talebe olmuş, talebelerinden 140 bini
evliyalık mertebelerine kavuşmuş, 7 bini de mürşid-i kâmil olmuştur.
Talebeleri onun huzurunda bazen bir ayda, bazen bir haftada evliya
olurlardı. Bazılarını bir teveccühte, makamların hepsine ulaştırırdı.

Babası
ömrünün son günlerinde ona: "Benim bu dünyada kalmam yalnız kayyumluk
vazifesi sebebiyle idi. Bu artık sana verildi. Bu dünyadan göç etmem
yaklaştı" buyurmuştur.

Talebelerinden olan Muhammed Hanif-i
Kâbili, Hocasının himmeti ile çok büyük marifetlere kavuştu. Hocasından
icazet alarak memleketi olan Kâbil'e döndü. Halkı irşada başladı. Onu
da kıskananlar oldu. Bir grup insan, ona gelip, "Bir keramet
görmedikçe, sizin büyüklüğünüze inanmayız. Biz bir ziyafet
hazırlıyoruz. Üstadınızı davet ediyoruz. Bugün yemek vaktinde
Serhend'den Kâbil'e bir anda gelmesini bekliyoruz. Eğer gelirse,
hepimiz senin taleben oluruz" diye ilave ettiler. Serhend’den, Kâbile
bir ayda gelinemezdi. Hâce Muhammed Hanif, hocasına olan bağlılığının
çokluğundan bunu kabul edip, "Hocam yemeği yatsı namazından sonra yer.
Siz yemekleri hazırlayın, geleceğini ümit ederim" dedi.

Oradakiler
gülmeye, alaylı bir şekilde yemekleri hazırlamaya başladılar. Vakit
gelince "Yatsı vakti oldu. Artık yemek yiyelim" dediler. Hâce, "Yemeği
getirin, üstadım bu saatlerde yemek yer" buyurdu. Oradakiler, yemekleri
getirirken, Muhammed Masum hazretleri altı oğlu ile birlikte evin
kapısından içeri girdi. Kendisine hazırlanan yere oturdu. Oradakiler bu
hâli görünce, hayrete düşüp özür dilemek zorunda kaldılar. Muhammed
Masum hazretleri "Yalnız Muhammed Hanif'in hatırı için geldim. Yoksa
maksadım, sizin ikna olmanız değildir. Evliyadan keramet istenmez"
buyurdu. Hep beraber yemeğe başladılar. Oradakiler, sohbetin
bereketiyle kalblerindeki zulmetten kurtuldular. Onu sevenler arasına
girip, saadete erdiler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Muhammed Masum Faruki
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hz. Muhammed (S.a.v) insanlığın kurtarıcısıdır
» Mevlana Muhammed Halid-i Zilan
» Seyyid Mevlana Muhammed Kasım Zilan

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fatihlilerin Buluşma Meydanı :: DİNİ BÖLÜM :: Allah (cc.) Dostları-
Buraya geçin: