397-
Şükür secdesi, bir nimetin kazanılmasından veya bir felâket ve
musibetin kalkmasından ve bunların benzeri işlerden dolayı kıbleye
yönelerek tekbir alıp secdeye varmak, hamd ile tesbihde bulunup
şükrettikten sonra, yine tekbir ile secdeden kalkmaktır. Bu da tilâvet
secdesi gibidir. Şükür secdesi müstahabdır. Peygamber Efendimiz
(sallallahu aleyhi ve sellem) ile ashabın ileri gelenlerinden çokları
şükür secdesi yapmışlardır. Peygamber Efendimiz, Ebu Cehil'in başını
kesilmiş görünce, beş defa şükür secdesine varmışlardı.
398- Bir
nimetin yüz göstermesi ve bir musibetin kalkması gibi bir sebeb
olmaksızın yapılacak şükür secdeleri ne bir sünnettir, ne de mekruhtur.
Fakat namaz bittikten sonra bu şekilde secde yapılması mekruhtur. Çünkü
bunu da, namazın vaciblerinden veya sünnetlerinden sanacak kimseler
bulunabilir. Böyle bir inanca sebebiyet verecek her mubah şey
kerahetten uzak kalmaz.