Fatihlilerin Buluşma Meydanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fatihlilerin Buluşma Meydanı

Fatihli olmak bir ayrıcalıktır...
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ÜBEY B. KA'B

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
LordReco
USTA KULLANICI



Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 01/11/09

ÜBEY B. KA'B Empty
MesajKonu: ÜBEY B. KA'B   ÜBEY B. KA'B I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:33 pm

Sahabe-i kiramın büyüklerinden biri olup Rasûlüllah (s.a.s)'in vahiy
kâtiplerindendir. Übey (r.a)'ın babasının adı Ka'b, annesinin ismi
Suheyle'dir. İki künyesi vardır: Ebu'l-Münzir ve Ebu't Tufeyl. Medineli
olup Hazrec kabilesinin Neccâr oğulları kolundandır. Doğum tarihi kesin
olarak bilinmemektedir.

Übey b. Ka'b'ın Müslümanlığı kabul
etmesi Rasulüllah(s.a.s)'in Medine'ye hicret etmesinden önce, Akabe
biatlarında olmuştur. Übey b. Ka'b ikinci Akabe biatında Rasûlüllah
(s.a.s)'e biat eden yetmiş kişi içerisinde idi. Rasûlüllah (s.a.s)
Medineli Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik antlaşmasında
Übey b. Ka'b ile Aşere-i Mübeşşere (Cennetle müjdelenen on kişi) den
Said b. Zeyd'i kardeş yaptı. Übey, Rasûl-i Ekrem ile Bedir, Uhud,
Hendek ve diğer bütün muharebelere katıldı. Uhud muharebesinde
kendisine bir ok isabet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s) ona bir tabib
göndermiş, tabib okun girdiği yerdeki damarı keserek üzerini
dağlamıştı. Bu suretle Übey b. Ka'b bu arızadan kurtulmuş oldu (bk.
Müslim, Selam, 73-74).

Übey b. Ka'b cahiliyye döneminde de okuma
yazma bilen az sayıdaki kimselerden biri idi (İbn Sa'd, Tabakat, I,
498). Rasulüllah(s.a.s) Medine'ye hicret edince, orada, ensar
içerisinde yazılarını ilk yazan Übey b. Ka'b olmuştur (İbn
Seyyidi'n-Nas, II, 315). Yazdığı yazıların sonuna "filan oğlu filan
yazdı" diyenlerin de ilki idi (İbnü'l-Esir, Üsdu'l-Gabe).

Şu
halde Medine döneminde Rasulüllah(s.a.s)'e gelen vahyi ilk yazan Übey
b. Ka'b olmuştur. Übey b. Ka'b olmadığı zaman Zeyd b. Sabit yazardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ilahi vahyi Cebrail (a.s)'dan aldığı zaman,
Übey b. Ka'b onu daha yazının ıslaklığı üzerinde iken ezberler,
Rasûlüllah (s.a.s)e okurdu (Zehebî, Siyer, I, 280) Übey ashabın en
alimlerindendi. Tabiinin büyük bilginlerinden olan Mesruk (663/683)
şöyle derdi: "Rasûlüllah (s.a.s)'in ashabıyla görüştüm. İlimlerinin şu
altı kişiye dayandığını gördüm: Ali, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit,
Übey b. Ka'b ve Ebu'd-Derdâ "(İbnü'l-Kayyim, İ'lâmu'l-Muvakkıîn, I, 16).

Übey
b. Ka'b, Kur'an-ı Kerîm'i en iyi okuyan sahabîlerden idi. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) "Ümmetimin en iyi okuyanı Übey'dir." (Zehebî, Siyer,
I, 392) buyurmuştur. Bu sebeple Seyyidü'l-Kurra (okuyucuların efendisi)
lakabıyla tanınmıştı. Kur'an-ı Kerîm'i sekiz gecede hatmederdi.
Rasulüllah(s.a.s)'in zamanında Kur'an'ı cem' ederek ona arzeden sayılı
sahabîlerden biri idi. Nitekim Enes b. Malik, "Rasûlüllah (s.a.s)
zamanında Kur'an'ı dört kişi hıfzetmiş olup hepsi de ensardandı.
Bunlar: Übey b. Ka'b, Muaz b. Cebel, Ebû Zeyd ve Zeyd b. Sabit'tir"
(Buharî, Menakıbu'l Ensar 17; Tirmizî, Menâkıb 33) demiştir.

Übey
b. Ka'b, Rasûlüllah (s.a.s)'in ashabına Kur'an'ı kendilerinden
öğrenmelerini tavsiye ettiği dört kişiden biridir. Abdullah b. Amr b.
As'dan şöyle rivâyet edilmiştir: Rasulüllah(s.a.s)'in şöyle buyurduğunu
işittim: "Kur'an'ı dört kişiden alın (öğrenin). Abdullah b.
Mes'ud'dan,-Rasulüllah(s.a.s) önce bunu zikretti, Ebu Nuzeyfe'nin
mevlası Salim den, Muaz b. Cebel'den ve Übey b. Ka'b'dan" (Buharî,
Menakıbu'I-Ensar,16). Bu dört sahabîden Muaz ile Übey ensardan,
Abdullah b. Mes'ud ile Salim ise muhacirlerdendir.

Rasûlüllah
(s.a.s) Übey b. Ka'b'ı, Kur'an-ı Kerim'i iyi bilen bir sahabî olması
sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi'de Kur'an-ı
Kerîm'i öğretirdi. Aralarında Ebu Hureyre ve İbn Abbas'ın da bulunduğu
bir çok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur'an-ı Kerîm'i öğretmesi
karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Nitekim ondan şöyle
rivâyet edilmiştir: "Muhacirlerden birine Kur'an öğretmiştim. Bu zat
bana bir yay hadiye etti. Ben bunu Rasûlüllah (s.a.s)'e anlatınca: "Onu
alırsan ateşten bir yay almış olursun" buyurdu. Ben de yayı sahibine
geri verdim"(İbn Mace, Ticarât, ÜBEY B. KA'B Cool.

Übey
b. Ka'b, Kur'an'ın lafızlarının eda keyfiyetini, kıraat vecihleriyle
ilgili hususiyetlerini öğrenmeye özen gösterirdi. Allah Teâlâ,
Peygamber Efendimiz (s.a.s)'e Übey'e Kur'an okumasını emretmiştir. Enes
b. Malik (r.a)'dan şöyle rivâyet edildi: Rasulüllah (s.a.s) Übey b.
Ka'b'n: "Âllah bana Lemyekünillezîne keferfi suresini sana okumamı
emretti" buyurdu. Übey "Allah benim adımı da andı mı?" dedi. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) "Evet" deyince Übey b. Ka'b sevincinden ağladı
(Tecrid-i Sarih Tercümesi, X, 21).

Bu hadis-i şerif sahabe
içerisinde Übey b. Ka'b'ın faziletine işaret ettiği gibi, onun kıraat
ilmindeki yerine de işaret etmektedir.

Übey b. Ka'b, kıraatı
bizzat Rasulüllah (s.a.v)'den almıştır. O, Hz. Ömer'e "Ben Kur'an-ı
Kerîm'i daha taze iken bizzat Cebrail (a.s)'an alan zattan aldım"
demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned V, 117)

Kur'an-ı Kerîm'e karşı
duyduğu rağbet ve arzu Übey b. Ka'b'ın faziletini artırmış, bu sebeple
Rasûlüllah (s.a.v)'in takdirini, ashabın saygısını kazanmıştır.

Übey
b. Ka'b aynı zamanda Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren az sayıda
sahabîden biridir. Muhammed babası Sehl'in şöyle dediğini nakletmiştir:
"Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren, üçü muhacir ve üçü ensardan
olmak üzere altı kişi idi. Muhacirlerden olanlar Ömer, Osman, Ali;
ensardan olanlar da Übey b. Ka'b, Muaz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit'tir"
(İbn Sa'd, aynı eser, II, 350).

Übey b. Ka'b, Rasûlüllah (s.a.v)
zamanında idârî görevlerde de bulunmuştur. Rasûlüllah (s.a.v) onu Belî,
Uzre ve Benî Sa'd kabilelerinin zekâtlarını toplamak üzere
görevlendirmişti. Übey b. Ka'b bu görevi esnasında karşılaştığı bir
vak'ayı şöyle anlatır:

"Rasûlüllah (s.a.v) beni Belî, Uzre ve
Benî Sa'd b. Huzeym b. Kadâa kabilelerinin zekatlarını toplamak üıere
gönderdi. Onların zekatlarım topladım. Nihayet onlardan sonuncu adamın
yanına vardım. İçlerinde bu adamın evi ve köyü Medine'de Rasûlüllah
(s.a.v)'e yakın olanı idi. Bu adam bana bütün malını topladı. Ben de
zekat olarak almaya henüz iki yaşına girmiş bir dişi deveden başkasını
bulamadım. Kendisine onu alacağımı söyledim. Mal sahibi, "Bunun sütü de
yok, yük taşımak için de elverişli değil. Allah'a yemin ederim ki
senden önce zekat toplamaya gelen ne Rasûlüllah'a ve ne de onun
elçisine malımdan sütü olmayan ve yük taşımaya da elverişli olmayan bir
deveyi vermedim. İşte genç, semiz dişi deve. Onu al." dedi.

Ben
ona, "Bana emredilmeyen şeyi almam. İşte Rasûlüllah (s.a.v) sana yakın,
istersen ona gider, bana söylediklerini anlatırsın. Şayet o, kabul
ederse, eder, etmezse reddeder" dedim. Adam:

"Bunu yapacağım" dedi ve benimle çıktı, bana vermek istediği deveyi de aldı. Rasulüllah(s.a.v)'e gelince:

"Yâ
Rasûlüllah, malının zekatına almak için elçin geldi. Malımı topladım.
O, sütü olmayan ve yük taşımaya da elverişli olınayan henüz iki yaşına
girmiş bir deveyi seçti. Ben kendisine alması için genç, semiz bir dişi
deve gösterdim, almaktan imtiha etti. İşte o deveyi getirdim, al ya
Rasûlüllah" dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Senin üzerine borç olan
Übey b. Ka'b'ın ayırdığı devedir. Sen kendi rızanla daha iyisini vermek
istersen, onu kabul ederiz ve Allah bundan dolayı sana ayrıca mükafat
verir," buyurdu. Adam:

"Ben de bu maksatla onu getirdim, buyur al, yâ Rasûlüllah!" dedi.

"Hz. Peygamber (s.a.v) devenin alınmasını emretti ve malının bereketlenmesi için dua etti." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 142).

Übey
b. Ka'b'ın, Rasûlüllah (s.a.v)'in vefatından sonra ilk halife Hz. Ebû
Bekir zamanında da mühim görevler yaptığım görüyoruz. Hz. Ebû Bekir
mühim bir mesele ile karşı karşıya gelip çözümünü Kur'an ve sünnette
bulamadığı zaman ashabın seçkin alimlerini toplar, onlarla istişarede
bulunurdu. Übey b. Ka'b da Hz. Ebû Bekir'in danışma meclisi üyelerinden
idi. Aynı zamanda Hz. Ebû Bekir döneminde fetva vermekle görevli meşhur
fakihlerden biri idi (İbn Sa'd, Tabakat, II, 350). Bu dönemde onun
Kur'an'ın cem'i için kurulan komisyonda görev aldığını da görüyoruz.

Übey
b. Ka'b, ikinci halife Hz. Ömer'in de teveccühünü kazanmıştır. Hz.
Ömer, Übey b. Ka'b'a çok hürmet eder, ondan yararlanır ve ona
Seyyidü'l-Müslimin (Müslümanların ulusu) derdi (Tecrid X, 22). Hz.
Ömer'in hilafeti döneminde onun şura meclisinde çalışır ve kabilesi
Hazrec'i temsil ederdi. Aynı zamanda fetva işlerine de bakardı. Hz.
Ömer bir zaman halka hitabında şöyle demiştir:

"Kur'an'dan
sormak isteyen Übey b. Ka'b'a gelsin, feraizden sormak isteyen Muaz'a,
mal isteyen de bana gelsin. Çünkü Allah beni hazinedar ve dağıtıcı
kıldı" (Zehebî, Siyer I, 394).

Hz. Ömer zamanında teravihi
cemaatle ilk kıldıran da Übey b. Ka'b olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v)
zamanında, onun vefatından sonra ilk halife Hz. Ebû Bekr, daha sonra
kısmen de Hz. Ömer zamanında teravih namazı cemaatle değil, münferid
olarak kılınmıştır. Bir defa Hz. Ömer mescide gidince halkın dağınık
bir şekilde teravih namazı kıldıklarını gördü. Kimi tek başına kılıyor,
kimi küçük bir cemaat oluşturmuş kılıyorlardı. Hz. Ömer bütün halkı bir
tek imamın arkasında toplamayı düşündü ve ertesi gün Übey b. Ka'b'ı
teravih imamı tayin edip cemaati onun arkasına topladı. Böylece teravih
namazı cemaatle kılınmaya başlandı (Buharî, Teravih, I; Tecrid-i Sarih
Terc., IV, 75-76).

Hz. Ömer, hilafeti zamanında fetva işleri
üzerinde hassasiyetle durur, ancak bu işe ehil olanların fetva
vermesine müsade ederdi. Onun zamanında ancak Hz. Osman, Hz. Ali, Muaz
b. Cebel, Abdurrahman b. Avf, Übey b. Ka'b, Zeyd b. Sabit, Ebu Hureyre
ve Ebu'd-Derdâ gibi tayin ettiği zatlar fetva verirdi (M. Şiblî, Asr-ı
Saadet, Terc. Ö. Rıza, Doğrul, İst. 1974, VI, 369).

Übey b.
Ka'b, Hz. Ebû Bekir döneminde olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de danışma
meclisi üyesi idi. Çeşitli konularda fikri alınır, görüşlerine değer
verilirdi (İbn Sa'd a.g.e, II, 350; M. Şiblî, a.g.e., IV, 334).

Übey
b. Ka'b tefsir sahasında da ashabın önde gelenlerinden biri olup Medine
tefsir ekolünün reisi olarak kabul edilmiştir. Celaleddin es-Suyutî (ö.
911/1505) tefsir sahasında meşhur olan sahabîlerin on kişi olduğunu
belirtmiş, bunlar içerisinde de kendilerinden en çok tefsir rivâyet
edilenlerin Hz. Ali, Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas ve Übey b.
Ka'b olduğunu belirtmiştir (bk. Suyutî, el-İkton, II, 187).

Übey
b. Ka'b vahiy kâtibi olması sebebiyle Rasûlüllah (s.a.v)'in fiil ve
hareketlerine muttali bir sahabî idi. Kütüb-i Sitte'de kendisinden
altmış küsür rivâyet edilmiştir. Bakiy b. Mahled (ö. 276/889)'in
Müsned'inde Übey b. Ka'b'ın yüz altmış dört hadisi vardır. Bunlardan
üçü hem Buhari'de ve hem de Müslim'de vardır. Ayrıca Buharî üç hadisi
tek başına rivâyet etmis ,yedi hadisi de yalnız Müslim rivâyet etmiştir
(Zehebi, Siyeru A'lami'n -Nübela ' I ,402). Übey b. Ka'b ın rivayet
etmiş olduğu hadislerrden birinin anlamı şöyledir: Rasulullah (s.a.v.)
şöyle buyurdu:

"Ademoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bir
ikincisini ister. İki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü de ister.
Ademoğlunun içerisini topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah Teâlâ
ise tevbe edenin tevbesini kabul eder" (Tirmizî, Menokıb, 32).

Übey
b. Ka'b'ın vefat tarihi ihtilaflıdır. el-Vakıdî der ki, "Bir kısım
hadiseler onun Hz. Ömer'in hilafeti döneminde olduğuna delalet
etmektedir.

Yakınları ve başkalarının onun Medine'de hicri 22
senesinde öldüğü söylediklerini gördüm. Hz. Ömer "Bugün Müslümanların
ulusu öldü" demiştir. Onun Hz. Osman'ın hilafeti döneminde hicri 30'da
öldüğünü söyleyenler de olmuştur. Bize göre bu daha doğrudur. Çünkü Hz.
Osman ona Kur'an'ı cem etmesini emretmiştir" (İbn Sa'd, Tabakat, III,
502; Zeheb, I, 400).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ÜBEY B. KA'B
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fatihlilerin Buluşma Meydanı :: DİNİ BÖLÜM :: Sahabe-i kiram-
Buraya geçin: