Fatihlilerin Buluşma Meydanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fatihlilerin Buluşma Meydanı

Fatihli olmak bir ayrıcalıktır...
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Veda Hutbesi Tam Metin

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
LordReco
USTA KULLANICI



Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 01/11/09

Veda Hutbesi Tam Metin Empty
MesajKonu: Veda Hutbesi Tam Metin   Veda Hutbesi Tam Metin I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:26 pm

Veda Haccı'nda Hz.Muhammed (s.a.v)'in Yaptığı
Konuşmanın Tam Metni



Allah'a
hamd olsun. O'nu över, O'na şükrederiz. O'ndan medet umarız. O'ndan
bağışlanma dileriz, tevbe ederek O'na ita­ate yöneliriz. Nefislerimizin
kötülük telkin­lerinden ve kötü ameller işlemekten Al­lah'a sığınırız.
Allah kime doğruyu göste­rirse, kimse onu hak yoldan uzaklaştıra­maz.
Kimin de hak yoldan uzaklaşmasına özgürlük tanırsa, kimse ona doğruyu
gös­teremez. Tek Allah'tan başka tanrı olma­dığını, ilâhlığında,
otoritesinde, mülkün­de, tasarruflarında ortağı bulunmadığını kabul ve
tasdik ederim. Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğunu kabul ve
tasdik ederim.1

Ey Allah'ın kulları, size
Allah'a sığın­manızı, emirlerine yapışmanızı, günahlar­dan arınmanızı,
azabından korunmanızı öğütlerim. Size tekrar tekrar, O'na itaati
tavsiye ederim. Sözlerime hayırlı olanla, O'nun izni ve yardımıyla
başlıyorum.2

Ey insanlar! Ben sizin hepinize,
Al­lah'ın; emirlerini tebliğ ile görevlendirdiği, ilâhî hükümleri
icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur et­tiği
tek yetkili Rasûlüyüm. Beni dinleyin, size bazı açıklamalar yapacağım.
Bu yıldan sonra, bir daha burada sizinle buluşup buluşmayacağımı
bilemiyorum.3

Ey insanlar! Kanlarınız,
canlarınız, yaşa­ma hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve
şerefleriniz, vücut bütünlü­ğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne ka­dar
bu ayınızda, bu beldenizde, bu günü­nüzün saygıya, korunmaya lâyık
olduğu gi­bi, saygıya ve korunmaya lâyıktır, doku­nulmazdır. Ancak
İslâm'ın koyduğu so­rumluluk gereği uygulanan gerekçeli kara­ra dayalı
cezalar müstesnadır.4

Benim sözlerimi iyi
dinleyin ki, izzet ve şerefle huzurlu yaşamaya devam edesiniz. Sakın
haksızlık ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye âlet olmayın.
Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rı­za göstermeyin. İyice
anlatabildim mi?

Allah'ım, Sen de şahit ol.5


Ashabım! Siz Rabbinizin huzuruna vara­caksınız, size
işlediğiniz bilinçli amellerin hesabını soracak. İyice tebliğ edebildim
mi?

Allah'ım, Sen de şahit ol!6


Ey insanlar, Allah'a sığının, emirlerine yapışın, azabından
korunun. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini
düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız
rekabet yap­mayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp
ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın.
Ül­kede, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve
küfürde ileri git­meyin.7

Ashabım! Kimin yanında
bir emanet varsa, bu emaneti sahibine versin. Size hediye verene hediye
ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir. Borcun ödenmesi gerekir.8


Soyunuzdan sopunuzdan medet umarak benim yanıma yaklaşmayın.
İşlediğiniz bi­linçli amelleri vesile ederek yanıma gelin. Ben bütün
insanlara da, size de aynı şey­leri söylüyorum.9


Cahiliye döneminin faizli alışverişleri kaldırılmıştır. Yüce Allah,
kaldırılan ilk fa­izin, Abbas b. Abdilmuttalib'inki olmasını
emretmiştir. Ancak ana paralarınız sizindir. Ne siz haksızlık
edebilirsiniz, ne de haksız­lığa uğratılacaksınız. Allah, faizli
alışverişin yapılmayacağını icrası kesin hüküm haline getirdi.
Kaldıracağım ilk faiz amcam Ab­bas b. Abdilmuttalib'in faizli alış
verişlerindeki faizdir.10

Ey insanlar! Hangi ayda, hangi günde, hangi ülkede olduğunuzu biliyor musu­nuz?11

(İnsanlar, ‘saygıya lâyık korunan bir günde, dokunulmazlığı olan ülkede ve bir ayda', dediler.)


Ey insanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşa­ma hakkınız,
mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut
bütünlüğü­nüz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar bu ayınızda, bu
beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya lâyık olduğu gibi, saygıya
ve korunmaya lâyıktır, dokunul­mazdır. Ancak İslâm'ın koyduğu
sorumlu­luk gereği uygulanan gerekçeli karara da­yalı cezalar
müstesnadır.12

Ashabım! Şunu belirteyim ki,
Cahiliye dönemindeki bütün kan, su ve mal dava­ları, kıyamet gününe
kadar şu ayaklarımın altındadır.13

Kıyamet
gününe kadar Cahiliye döneminde var olan kan da­vaları kaldırılmıştır,
Cahiliye döneminde var olan kan davaları kaldırılmıştır, kaldıracağımız
ilk kan davası, Âmir (İyâs) b. Rebîa b. el-Hâris b. Abdülmuttalib'in
kan davasıdır. O Sa'd b. Leysoğulları'nda süt anneye verilmiş bir
çocuktu. Hüzeyl, onu öldürdü.13

İyice tebliğ edebildim mi?

(İnsanlar; ‘elbette tebliğ ettin', dediler)

-Allah'ım Sen de şahit ol! Burada bulu­nanlar sözlerimi bulunmayanlara iletsin.14


Kâbe hizmetkârlığı ve hacıların su ihtiya­cını karşılama
dışında cahiliye devrinin hü­kümet görevleri kaldırılmıştır.15


Kasten adam öldürmenin cezası, kısas­tır. Kasten öldürmeye
benzeyen cinayet, sopa ve taşla öldürmedir. Diyeti, yüz deve­dir. Kim
daha fazlasını isterse, o İslâm'ı benimsemeyen Cahiliye dönemini
özleyen biridir. En büyük Allah düşmanı, kendisine herhangi bir kastı
olmayan birini sebepsiz yere öldürendir, kendisine el kaldırmayana
sebepsiz yere vurandır.

İyice tebliğ edebildim? Allah'ım, Sen de şahit ol!16


Ey insanlar! Sizi uyarıyorum, herkes yal­nızca kendi
işlediği suçtan sorumludur. Suçlu evlâttan dolayı baba sorumlu
tutula­maz, suçlu babadan dolayı evlât da sorum­lu tutulamaz.17


Ey insanlar! Şeytan, sizin bu toprakla­rınızda kendisine
tapınılmasından ümit kesmiş bulunuyor. Ancak, bunun dışındaki önemsiz
gördüğünüz davranışlarda, ara­nızda çıkardığı fitne fesatla sizi
birbirinize düşürdüğünde sözünün dinlenmesinden hoşnut olacaktır.
Dininizde sebat ederek, dininize sahip çıkarak, şeytanın, şeytan
tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî düzen­lerin vesvesesinden,
daleveresinden kendi­nizi koruyun.18

Ey
insanlar, yalan yere Allah'ın adını anarak yemin etmeyin. Yalan yere
Allah adına yemin edenin yalanını Allah açığa çıkarır.19


Ey insanlar! Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki
düzenli sistemine girerek seyrediyor. Ayların sayısı, on ikidir. Dört
tanesi, savaşın haram olduğu aylar­dır. Bunlardan üçü birbiri peşinden
gelir. Biri tektir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Mu­harrem ve
Cumâde'l-âhire ile Şaban ara­sındaki Mudar kabilesinin adını koyduğu ay
Recep'tir.

Allah'ın, gökleri ve yeri yarattığı
gün, Levh-i Mahfuz'da tesbit ettiği kayıtlarda, Allah katında, ayların
sayısı on ikidir. On iki aydan dördü savaşın haram olduğu ay­lardır.
İşte bu haram aylarla ilgili hüküm, insanlığı, insanî değerleri ve
düzeni ayakta tutan dinin, medeniyetin, zamanla değiş­meyen tabii hukuk
kurallarını içeren şe­riatın hükmüdür. Bu aylarla ilgili Allah'ın
koyduğu yasakları çiğneyerek kendinize, birbirinize zulmetmeyin.


İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, ta­sarruflarında,
Allah'a ortak koşan müşrik­ler nasıl size karşı topyekün
savaşıyorlarsa, siz de onlara karşı topyekün savaşın. Bilin ki, Allah
kendisine sığınıp, emirlerine ya­pışarak günahlardan arınıp, azaptan
koru­nanlarla, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve
özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal
görev­lerinin bilincinde olan mü'minlerle, müttakîlerle beraberdir.


Saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Al­lah'ın savaşı
haram kıldığı ayları ertele­yerek, yerlerini değiştirerek, on iki aya
ay ilâve ederek, hileli takvim düzenlemek, ke­sinlikle Allah'ın sene ve
aylarla ilgili koy­duğu hükmü inkârda ileri gitmektir. Kulluk
sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Al­lah'a iman, kulluk ve
sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar
edenlerin, kâfirlerin, bu yüzden hak yol­dan uzaklaşmalarının, dalâleti
tercihlerinin önü açılır. Erteleyerek, değiştirerek ilâve ettikleri
aydaki savaşları, bir yıl helâl ve meşru, bir yıl haram sayarlar.
Allah'ın ha­ram kıldığının sayısına uydursunlar da, Al­lah'ın haram
kıldığını helâl ve meşru kılsın­lar, isterler. Onların bilinçli kötü
amelleri kendilerine süslenip güzel gösterilmiştir. Allah kulluk
sözleşmesindeki ortak taah­hütlerini, Allah'a iman, kulluk ve
sorumlu­luk bilincini şuur altına iterek örtbas edip, küfürde,
nankörlükte ısrar eden bir kavme doğru yolu gösterme lütfunda
bulunmaya­cak, başarı nasip etmeyecektir" (Tevbe, 9/ 36-37).


Onlar bir yıl, Safer ayını helâl sayıyorlar, bir yıl
Muharrem'i haram sayıyorlardı. Nesî (yıla ekleme), işte budur.
Allah'ım, Sen de şahit ol!.20

Ey insanlar!
Kadınlarınızın sizler üze­rinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde
haklarınız vardır. Sizin onlardaki hakkınız, minderinize sizden
başkasını oturtmama­ları, meşru tavsiyelerinizde size karşı
çık­mamaları, hoşlanmadığınız kişileri izniniz olmadan eve sokmamaları,
kötü söz söyle­memeleri kötü fiil ve davranışta bulunma­malarıdır.
Şayet bunları yaparlarsa, Allah onları engellemenize, sıkıştırmanıza
yatak­larında tek başlarına bırakmanıza ve hafif­çe, incitmeden
vurmanıza izin vermiştir. Bun­lardan vazgeçer ve size itaat ederlerse,
meşru, örfe uygun ölçüler içerisinde rızıklarını ve giyimlerini sağlama
sorumluluğu­nuz var. Kadınların iyiliğini isteyin, durum­larının
iyileşmesi için çaba sarfedin. Çünkü onlar müşterek hayatın gereği
kendileri adına bir şey yapma gücüne ve imkânına sahip olmayan, sizinle
birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır. Siz
onları Allah'ın emaneti olarak aldı­nız. Allah'ın emri ve hükmüyle
onlarla iliş­kiyi helâl edindiniz. Eğer haklarını ararlar,
sorumluluklarına riayet ederlerse onlara tavır takınmanıza,
cezalandırmaya hakkı­nız yoktur. Onların serkeşliğinden ve şid­dete
başvurmasından endişe ederseniz, onlara öğüt verin ve yataklarınızı
ayırın. Aşırı gitmeden hafifçe vurun. Onların yi­yeceği ve giyimi
konusunda cömertçe her türlü iyilik ve ihsanda bulunmanız, onların
haklarıdır. Kadınların haklarına riayet ko­nusunda Allah'ın emirlerine
yapışın, aza­bından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının
iyileşmesi için çaba sarfedin. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi
olmadıkça, evinizin malî imkânlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi
iyice anlayarak hatırınızda tutun.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen de şahit ol!21


Ey insanlar! Meşru şekilde sahip oldu­ğunuz, üzerlerinde
meşru haklarınız ve düzgün insani ilişkileriniz olan köle ve
ca­riyelerinize, iş akdiyle bağlı işçilerinize ha­yırla muameleyi size
tavsiye ederim. Sof­ranızda bulunanları ölçü alarak onların
ka­rınlarını doyurmanızı, giydiklerinizi ölçü alarak onların
giyimlerini sağlamanızı tav­siye ederim. Affetmeyi düşünmediğiniz bir
suç işledikleri takdirde aranızda aynı cins­ten suç işleyenlere
uyguladığınız cezaları ölçü alınız. Onlara işkence etmeyiniz, onları
cezalandırmayınız.!.22

Ey insanlar! Sözlerimi
iyi dinleyin, iyi muhakeme edin. Bütün ırklara mensup müslümanların,
müslümanların kardeşi ol­duğunu bilin. Bütün mü'minler kardeştir.
Kimseye, gönül rızası olmadıkça, kardeşi­nin malı helâl değildir. Sakın
haksızlık et­mesin, hile yapmasın, hâince davranma­sın.

Müslümanın kim olduğunu size anlata­yım mı? Müslümanların, dilinden ve elin­den zarar görmediği kişidir.


Mü'minin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların
mallarına ve canlarına za­rarı dokunmuyacağından emin olduğu ki­şidir.

Muhacirin kim olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.

Mücahidin kim olduğunu size söyleye­yim mi? Allah'a itaat yolunda nefsiyle mü­cadele eden kişidir.


Bu günün dokunulmazlığı gibi, mü'minin mü'mine zarar vermesi
haramdır. Etini ye­me mesabesinde olan mü'minin mü'mini gıybeti de
haramdır. Namus ve haysiyetine zarar vermesi de haramdır. Mü'minin
yü­züne tokat vurmak da mü'mine haramdır. Onu itip kakarak incitmesi de
haramdır.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!23


Ey insanlar! Yeryüzü Allah ve Rasûlüne aittir. İnsanlar,
'Allah'tan başka ilâh yok­tur' deyip, benim Allah'ın Rasulü olduğu­mu
kabul edinceye kadar, insanlarla mü­cadele etmem, savaşmam emredildi.
İn­sanlar Kelime-i tevhidi söyleyince, kan­larını canlarını ve
mallarını korumuş olur­lar. Ancak İslâm'ın koyduğu sorumluluk gereği
uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır. Âhiretteki
hesapları ise Allah'a aittir. Kendinize, birbirinize haksızlık
etmeyin.!24

Ey mü'minler, benden sonra küfre
dön­meyin, birbirinin boynunu vuran kâfirler haline gelmeyin. Size,
sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık
dinî, ilmî, idarî, siyasî kuralları içe­ren Allah'ın kitabı Kur'an'ı ve
Rasûlünün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz, davranışlarınıza
Kur'an ve sünneti yan­sıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı, Ehl-i
beytimi bıraktım.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!25


Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız bir­dir. İslâm'da
insanlar eşittir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem de toprak­tan
yaratıldı. Allah katında en değerliniz, en çok Allah'a sığınanız,
emirlerine yapışa­nınız, günahlardan arınanınız, azabından
korunanızdır. Bir Arab'ın, Arap olmaya­na, bir başkasının Arab'a, bir
siyahın bir kızılderiliye, bir kızılderilinin bir siyaha, takvanın
dışında bir üstünlük sebebi yok­tur.

"Ey iman
edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık.
Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idare etme­niz, karşılıklı
olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız,
yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alış­verişinde bulunmanız,
birbirinize iyiliği tav­siye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler
haline getirdik. Allah yanında en değerli­niz, en üstününüz, en çok
Allah'a sığınanı­nız, emirlerine yapışanınız, en çok günah­lardan
arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve
özgür­lüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrana­nınız, dinî ve sosyal
görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık
her şeyden haberdardır." (Hucurat, 49/13)26

Ey
insanlar! Görünürdeki organları kesil­miş bir Habeşli bile başınıza
getirilse, size Allah'ın kitabındaki hükümleri uyguladığı sürece,
dinleyin ve itaat edin.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen de şahit ol!27

(İnsanlar, ‘evet' dediler)

Burada bulunanlar, sözlerimi bulun­mayanlara iletsinler.


Ey insanlar! İyi dinleyin! Bütün peygam­berlerin daveti
geçmişte kalmış, görevleri sona ermiştir. Yalnızca benim davetim ve
görevim devam etmektedir. Ben insan­ların ihtiyacı sebebiyle Rabbimin
katında davetimi, görevimi kıyamet gününe kadar muhafaza ettim. Ben
önceki ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim. Beni mahcup
etmeyin, yüzümü kara çıkarma­yın.28

İyi
dinleyin, bir kısım insanlar için elim­den bir şey gelmezken bir
kısmını kurtara­cağım. Ya Rabbî ashabım, diyeceğim. Ba­na, ‘Senden
sonra din adına neler icat et­tiklerini bilmiyorsun', buyuracak. Ben
cen­netteki havuz başında sizi bekleyen öncünüzüm.29


Ey insanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her vârisin,
mirastaki payını belir­lemiştir. Vârise vasiyet yapılamaz. Vasiyet
terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşru eşe aittir. Zina edenin
hak sahipliği söz konusu değildir. Hamisinin, âmirinin, ortağının,
işvereninin, efendisinin sağladı­ğı imkânlara nankörce davranan,
Allah'ın Muhammed'e indirdiği Kur'an'ı inkâr edi­yor demektir.
Babasından başkasına men­subiyet öne süren veya efendisinden başkasını
veli edinen, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın.
Böylesinin ne azabı geri çevrilir, ne ceza yeri­ne fidye alınır.30


Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekileri
kesinlikle dinde aşırılık­ları helak etmiştir. Hacdaki amelleri,
dav­ranışları benden öğrenin. Bu seneden sonra bir daha haccedip
edemeyeceğimi bile­miyorum. Bu öğütlerimi burada bulunan­lar
bulunmayanlara ulaştırsın. Öğütlerimin ulaştırıldığı bazı kimseler
burada dinleyen­lerden daha iyi anlayarak, daha iyi mu­hafaza
edebilirler, nice kimseler uygulaya­rak daha mutlu olabilirler.31


Ey insanlar! Allah sözlerimi işitip de bel­leyene, rahmetini
merhametini ihsan et­sin. Allah yüzünü ağartsın. Mânâ yüklü sözlerimi
anlamadan ezberleyen birçok in­san var. Derin mânâlar içeren sözlerimi
bilen birçok insan, kendisinden daha yük­sek anlayış sahiplerine bu
sözlerimi ulaş­tırsın. Üç vasfa, üç davranışa sahip olan;

-Samimiyetle Allah rızası için dinî görev­lerini yerine getiren,

-Müslüman idarecilere samimi davranan ve itaat eden,


-İslâm toplumunun birliğini ve bütünlüğü­nü koruyan
mü'minlerin İslâm'a hıyanet etmeyeceğini, kalplerinden İslâm'ı
atma­yacağını bilin.

Bütün mü'minler gelecek
nesilleri, İslâm ile şereflenmemiş insanları İslâm'a davet ederek
İslâm'ı tebliğ ve davet görevini yeri­ne getirmelidirler.32


Benim dışımda benden sonra peygam­ber
görevlendirilmeyecektir. Sizin dışınız­da ümmet de olmayacaktır.
Rabbinizi ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak rabbinize teslim
olun, saygıyla rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine
boyun eğin, âdabına, erkânına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan
aşikâre kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete
vesile olan zekâtı verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat
edin ki Rabbinizin cennetine giresiniz.33

Ey
insanlar! Yarın beni size soracaklar. Ne dersiniz? Peygamberlik
görevimi yeri­ne getirdim mi? Vazifemi yaptım mı?


(Orada bulunanlar, ‘evet yemin ederiz ki, tebliğ ettin, bize
tavsiyelerde ve öğütlerde bulundun, böylece şehadet ederiz' dediler).

-Şahit ol yâ Rabbi, şahit ol yâ Rabbi, şahit ol yâ Rabbi...

Size selâm ve selâmet diliyorum, Al­lah'ın rahmet ve bereket ihsanını niyaz ediyorum.34

(Sonra insanlara veda etti. Bunun üzerine insan­lar, ‘bu veda haccı' dediler).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Veda Hutbesi Tam Metin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fatihlilerin Buluşma Meydanı :: DİNİ BÖLÜM :: Peygamber Efendimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: