Fatihlilerin Buluşma Meydanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fatihlilerin Buluşma Meydanı

Fatihli olmak bir ayrıcalıktır...
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Çok yemenin zararları nelerdir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
LordReco
USTA KULLANICI



Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 01/11/09

Çok yemenin zararları nelerdir? Empty
MesajKonu: Çok yemenin zararları nelerdir?   Çok yemenin zararları nelerdir? I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:13 pm

Kur’an-ı
Kerim, İslamiyet’ten önceki dinlerde de orucun farz kılındığını
bildirir. Hz. Peygamber pek açık ifadelerle az yemeyi tavsiye etmekte
ve: “Ademoğlunun doldurduğu en zararlı kap karnıdır. Ademoğluna belini
doğrultacak kadar lokma kifayet eder. Eğer Ademoğluna nefsi galebe
çalar da fazla yeme zorunda kalırsa, bu durumda karnını üçe ayırsın;
biri yemek, biri su, biri de rahat nefes için olsun...” buyurmaktadır.

Resulullah’ın
(asm.) biri sabah, biri de akşam olmak üzere günde iki sefer yediği,
yemek yeyince de iyice doymadan sofrayı terk ettiği rivayetlerde
belirtilmiştir. Abdullah İbn-i Ömer, Ashabın doyuncaya kadar hurma bile
yemediklerini söyler. Hz. Aişe, Resulullah’ın (asm) vefatından sonra
ümmette zuhur eden ilk bela’nın tokluk olduğunu söylemiştir.

İslam
alimleri Sünnette gelen bu tavsiyelerden mülhem olarak, ittifakla, çok
yemenin zararlarına dikkat çekerler. Mesela İbn-i Sina, “Bütün
hastalıklar yenilen ve içilen şeylerden ileri gelir” der. Gazali:
“İnsanoğlunu felakete atan şeylerin en büyüğü batın şehvetidir. Hz.
Adem ve Havva da bu sebeple cennetten çıktı... Karın, dertlerin ve
afetlerin neşvü nema bulduğu (bitip büyüdüğü) yerdir” der. Alimlerimiz,
Kur’an-ı Kerim’de geçen: "Yiyin, için, fakat israf etmeyin" ayetini
kastederek: “Cenab-ı Hak tıbbı yarım ayette hülasa etmiştir”
demişlerdir.

Gazali, İbn-i Sina gibi İslam alimlerinin beslenme hususunda iki prensipte ısrar ettikleri görülür:
1- Hakiki açlık hissedilmeden, yani iyice acıkmadan yemek yememek.
2- Hakiki iştah mevcut iken, iyice doymadan sofrayı terk etmek.
İki yemek arasında hiçbir şey yememek gerektiğini de ayrıca kaydedelim.

Hastalıklara
karşı dayanmak için çok yemek gerektiği fikri yanlıştır. Bu fikir, gıda
sanayinin ortaya çıkmasıyla, sanayiciler tarafından ürettikleri mallara
fazla sürüm sağlamak için kasten ortaya atılmış, yapılan propaganda ve
reklamlarla iyice zihinlere kazınmıştır. Son derece zararlı bir peşin
hükümdür. Sıhhat için yemek gerektiği fikrinin yanlışlığını göstermek
zımnında günler ve hatta haftalarca aç kalan insanlarda kalb ve beyin
gibi vücudun kıymetli organlarının ağırlıklarında hiçbir kayıp
bulunmadığı belirtilir. İbn-i Haldun çok yemeye alışan kimselerin
kıtlığa maruz kaldıkları zaman, az yemeye alışanlara nazaran çok fazla
zayiat verdiklerini kaydettikten sonra: “Onları öldüren karşılaştıkları
açlık değil, daha önce alışmış oldukları tokluktur,” der.

İfade
edildiğine göre vücut, acıktığı zaman, bünyede birikmiş olan zararlı
maddeleri yiyerek temizlemek suretiyle birçok hastalığın amillerini
bertaraf etmektedir. Bu sebeple Dr. Bertholet oruç için: “Bıçaksız
ameliyat” tabirini kullanmaktadır. İlk günlerde oruçluda görülen ağız
kokusu, sözünü ettiğimiz zararlı maddelerin temizlenme ve tasfiye
edilmesi sonucu vukua gelmektedir. Tedavi alameti olan bu koku için Hz.
Peygamber (asm.), “Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki
oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur” der.
Dini emirlerde birinci hedef Allah rızası olduğu için bütün amellerin
manevi yönü, Allah’a bakan ciheti gösterilerek teşvik edilmektedir.
Bunların dünyevi faydaları, ferdi ve içtimai maslahatları da
sağladığını hepimiz biliriz. Oruç için de durum böyledir. Nasslarda
sıhhi yönü hususunda ısrar edilmemiş bulunması yokluğuna delil teşkil
etmez. Oruca olan teşvike verilen ehemmiyette her yönü dahildir.

Orucun
diğer ibadetler arasında mümtaz bir yer tuttuğunu şu hadis-i kutsiden
öğrenmekteyiz: Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Her hayırlı amel on
mislinden yedi yüz misline kadar mükafat görür. Oruç bundan
müstesnadır. Zira o bana mahsustur, onun mükafatını da ancak ben
veririm.”

İbrahim Canan (Prof.Dr.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çok yemenin zararları nelerdir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fatihlilerin Buluşma Meydanı :: DİNİ BÖLÜM :: İslamiyet-
Buraya geçin: